Güncel Haberler

AB’nin ‘Gonzalez’ kararı tarihi bir adım

Machado, Avrupa Birliği’nin Edmundo Gonzalez’i ‘Venezuela Devlet Başkanı’ olarak tanımasına ilişkin olarak ‘tarihi bir adım’ yorumunu yaptı.

REKLAM

Venezuela Devlet Başkanı Nicolas Maduro, Temmuz 2024’teki başkanlık seçimlerinin galibi olarak kendisini kabul etmeleri yönünde baskılarını artırıyor ve bu yüzden muhalefetin adayı Edmundo Gonzalez Urrutia’nın ülkeyi terk etmek zorunda kalması tüm dünyanın ilgisini çekti.

Venezuelalı aktivistler ve uluslararası sivil toplum kuruluşları seçimlere hile karıştırıldığına dair suçlamalarını uluslararası bir boyuta taşımış ve rejimin sert, baskıcı yöntemlere başvurduğunu iddia etmişti.

Fakat görünen o ki bu durum, bu kez Batılı ülkelerin de canına tak etmiş durumda. Perşembe günü Avrupa Parlamentosu, başkanlık seçimlerinin meşru galibinin Maduro değil, Edmundo Gonzalez olduğunu belirten sembolik bir karar lehinde oy kullandı.

Rusya, Küba ve İral ile olan ortaklıklar, petrol, altın, uyuşturucu kaçakçılığı ve insan hakları ihlalleri, Venezuela’yı Batı’nın çıkarlarına düşman ülkeler arasına sokmuştu.

Muhalif lider Maria Corina Machado, Euronews’e verdiği özel röportajda, Venezuela’nın Avrupa’nın çıkarları için neden çok önemli olduğunu ve Brüksel’deki kararın kendisi ve ülkesindeki yurttaşları için önemine değindi.

Euronews: Venezuela’daki durum özellikle gergin. Şu anda ülkede neler oluyor? Siyasi durum ve sokaklardaki genel atmosfer hakkında son gelişmelerden bahseder misiniz?

Maria Corina Machado: Edmundo Gonzalez Urrutia’nın başkan seçildiği 28 Temmuz başkanlık seçimlerindeki olağanüstü zaferden bu yana Maduro daha önce hiç olmadığı kadar büyük bir baskı dalgası başlattı.

“Maksimum zulüm” yaşıyoruz ve seçimlerin organizasyonuyla ilgisi olan neredeyse herkes şu anda ya saklanıyor, ya tutuklular, ya da sürgündeler.

Euronews: Bu koşullar altında Maduro’nun ve partisinin ya da siyasi gücünün iktidardaki varlığını meşrulaştırmasa bile haklı çıkaran bir toplumsal taban ve siyasi platform hala var mı?

Machado: Bu çok önemli bir nokta çünkü bir şekilde rejim, önce Chavez sonra da Maduro, Venezuela’nın kutuplaşmış bir ülke olduğu fikrini yayan bir anlatı yaratmayı başardı.

Bu sonuçlar (başkanlık seçimlerinin) bunun tam tersinin kanıtıdır. Chavizmin bir zamanlar sahip olduğu toplumsal hareket bir kenara atılmıştır. Bitmiştir. Maduro için geriye kalan tek şey, derin bir yolsuzluğa batmış olan askeri kurumun arkasına sığınmaktır ama geriye kalan tek şey bu.

Euronews: Venezuela Silahlı Kuvvetleri geleneksel olarak Batılı güvenlik sistemine bağlıydı. Silahlı Kuvvetler’de, kadrolarında, rütbelerinde ne oldu da Batı’ya karşıt bir ittifak sistemine (Rusya ve İran) dahil olmayı kabul ettiler?

Machado: Dediğiniz gibi, silahlı kuvvetler on yıllar boyunca ulusun, cumhuriyetin ve demokrasinin hizmetinde oldu. Halkın egemenliğine saygıyı ve iktidardaki siyasi güçlerin değişimini garanti altına aldılar.

Silahlı kuvvetlerden gelen Chavez, bağımsız, profesyonel ve kurumsal bir ordunun ulusal egemenliğin başka ülkelere ya da başka rejimlere teslim edilmesine izin vermeyeceğini anlamıştı.

Küba’nın Venezuela kurumlarına nüfuz etmesi sayesinde, silahlı kuvvetleri zayıflatmanın bir yolunu aradı ve Venezuela’nın askeri doktrinini değiştirmeye gelen Kübalı ajanlarla, iç düşmanın yardımıyla orduya sızdı.

REKLAM

İç düşman kim? Halk, halk. Teknoloji, silah ve iletişim sistemlerinin satın alınması konusunda da Rusya’ya yöneldiler ve son 20 yıldaki milyon dolarlık ithalatın Rusya’dan sağlandığını görüyoruz.

Euronews: Venezuela petrol dışında da birçok kaynağa sahip. Son yıllarda, “yasal olmayan” bir kaynak da mevcut, bu da uyuşturucu kaçakçılığı ve kokain üretimi. Ancak rakamlara bakıldığında bunun Venezuela’nın GSYH’sinde belirleyici bir faktör olduğu söylenemez. Bu bir şekilde az önce bahsettiğiniz askeri yönetime gayri resmi bir rüşvet kaynağı olarak mı hizmet ediyor?

Machado: Aslında dünyanın en büyük petrol rezervlerine sahip olan ülkede benzin ve elektriğin olmamasının, çocukların haftada iki gün okula gidebilmesinin ve hastanelerde su bulunmamasının nasıl mümkün olduğunu söylediniz. Bir öğretmen günde bir dolardan daha az kazanıyor.

Ve elbette göç artıyor. Bu noktaya değinmek istiyorum. Venezuela bugün Ukrayna ya da Suriye’den daha büyük, dünyadaki en büyük göç krizinin yaşandığı bir ülkedir. Maduro’nun acımasızca baskı uyguladığı bu günlerde size bazı rakamlar vereceğim: seçimlerden önce Brezilya’ya göç günde 50 kişi civarındaydı. Geçen hafta bu sayı günde 800 Venezuelalıya ulaştı.

REKLAM

İnsanlar, bu ülkede bir geleceklerinin olduğunu düşünmüyor. Ve insan ister istemeden soruyor, paranın kaynağı ne? Çünkü petrol üretimine son verdiler. Venezuela bugün günde altı ya da yedi milyon varilden fazla petrol üretmesi gerekirken 900.000 varilden daha az üretiyor.

Peki, paranın kaynağı ne? Para yasa dışı faaliyetlerden, sadece uyuşturucu kaçakçılığından değil, altın ve diğer madenlerin kaçakçılığından, insan kaçakçılığından geliyor. Bu para sadece üst yönetime, orduya ya da diğer aktörlere gitmiyor, aynı zamanda Venezuelalılara yönelik baskı, zulüm ve sansür için de kullanılıyor.

Euronews: Petrol üretimindeki kayıptan bahsettiniz. Mevcut verilere göre 2000 yılında günde 3,2 milyon varil olan petrol üretimi bugün 700.000 varil. Bu rakamı doğru buluyor musunuz?

Machado: Üretim biraz daha fazla olabilir. Bugünlerde biraz daha fazla ama yine de önemsiz. Venezuela, Amerika kıtasının enerji merkezi olma potansiyeline sahipken, tamamen marjinal bir oyuncu haline geldi.

REKLAM

Mevcut hükümetle birlikte olacak olan da bu, çünkü Dünya Adalet Projesi’ne göre Venezuela bugün hukukun üstünlüğü konusunda dünyada son sırada yer alan bir ülke. Peki, kim bu ülkeye yatırım yapacak? Yolsuzlukla mücadele uygulamalarında şeffaflık kodlarına sahip Avrupalı şirketler mi?

Venezuela gibi bir ülkeye gelmenin, Maduro rejimi ile ittifak kurmanın, imajlarına, özenlerine ve ilkelerine açıkça aykırı olduğunu biliyorlar. Bugün Venezuela’nın aslında küresel enerji piyasasına küçük bir katkısı var.

Euronews: Avrupa Parlamentosu (AP), Edmundo González Urrutia’yı Venezuela’daki seçimlerin gerçek galibi olarak fiilen tanıdığını ilan eden, bağlayıcı olmayan bir kararı oyladı ancak sonuç oldukça tartışmalı çünkü 309 lehte, 201 aleyhte ve 12 çekimser oy var. Karşı oy kullanan 201 kişi arasında, her halükarda Avrupa’da demokratik bir siyasi güç olan Sosyalistler yer alırken, 12 çekimser oy liberallerden geldi. Bunu nasıl açıklıyorsunuz? Avrupa, Venezuela’nın üzerinde durmuyor mu?

Machado: Bugün yaşananlar tarihi nitelikte, mücadelemiz açısından çok önemli ve bize Avrupa’nın yanımızda olduğu mesajını veriyor çünkü dünyanın her yerinde var olan ideolojik tartışmaları biraz daha eşelersek, kararın Sosyalistler de dahil olmak üzere tüm gruplar tarafından oylandığını fark ederiz.

REKLAM

Dolayısıyla küçük meseleler üzerinde durmayalım; Avrupa, Maduro’nun kazanmadığını kabul ediyor. Bugün yaşananların çok önemli bir adım olduğunu düşünüyorum. Tüm AP üyelerine ve Avrupa halklarına teşekkür etmek istiyorum çünkü bu durum, hükümetlerin de ötesindedir. Venezuela, demokrasi ve özgürlükten yana olan herkes için küresel bir davadır.

Euronews: İspanya’daki hükümet, söz konusu Venezuela olduğunda Avrupa’da önemli bir role sahip.

Machado: Venezuela’daki durum Batı yarımkürenin güvenliği için kritik önem taşıyor ve insani açıdan da dramatik. Dediğim gibi 8 milyondan fazla Venezuelalı ülkeyi terk etmek zorunda kaldı ve bu trajedi devam ederse milyonlarca Venezuelalı daha gidecek.

Birçok Avrupa ülkesi tarihsel olarak Latin Amerika’da liderliği üstlenemedi, ancak son gelişmelerle bunu yaptılar. Bu Fransa, Hollanda, İtalya ve Almanya için geçerli.

REKLAM

Bu ülkeler Batı’nın şu anki önceliğini, yani Venezuela sorununun bir an önce barışçıl yollarla çözülmesini hoşgörüyle yaklaşıyor.

İspanyol hükümetinin çok daha fazlasını yapması gerektiğine inanıyorum çünkü diğer Avrupa ülkeleri gibi onlar da gerçeğin ne olduğunu biliyor ve Edmundo’yu (Gonzalez) seçilmiş başkan olarak tanıyorlar. Bu sadece Venezuelalılar için değil Maduro için de çok önemli bir mesaj.

Euronews: Başka bir dönem olsa ABD, Latin Amerika’daki gelişmelere farklı bir tepki verebilirdi. Tamamen bir yokluk halinden bahsedemeyiz ama diyelim ki Monroe Doktrini’nden bu yana geleneksel olarak siyasi çıkarlarının bir parçası olan bu alanda ABD’nin kararlı bir eylemde bulunmamasını nasıl açıklarsınız?

Machado: Venezuela’daki rejimle yüzleşmenin kolay olmadığı açık. Bu geleneksel bir diktatörlük değil. Eğer öyle olsaydı, inanın bana, uzun zaman önce sona ermiş olurdu. Bu, pek çok çıkarı olan kriminal bir yapıdır.

REKLAM

Bu rejim Rusya’ya, İran’a, Suriye’ye ve İslami terörist gruplara kapılarını açmıştır. Uyuşturucu kartelleriyle, uluslararası organize suç şebekeleriyle müttefikler.

Bu nedenle bugün, geçmişte Maduro’nun ideolojik müttefiki olan bölge ülkelerinin ya da hükümetlerinin bile, Brezilya Devlet Başkanı Lula ya da Kolombiya Devlet Başkanı Gustavo Petro ya da çok sağlam ve çok değerli bir pozisyona sahip olan Şili Devlet Başkanı örneğinde olduğu gibi, bugün nasıl çalıştıklarını ve demokratik bir geçişe katkıda bulunduklarını görebiliyoruz.

Dolayısıyla Batılı ülkelerin de artık anlama zamanlarının geldiğini düşünüyorum. Güç kullanarak iktidarda kalmanın maliyeti, müzakere edilmiş bir geçişi kabul etmenin maliyetinden daha fazla olduğunda Maduro müzakere şartlarını kabul edecektir ki biz de bunu öneriyoruz.

Fakat burada önemli olan nokta şu ve bunu çok net bir şekilde ifade etmek istiyorum: Maduro her geçen gün daha da zayıflıyor ve izole oluyor.

REKLAM

Euronews: “Son derece önemli olduğunu” söylediğiniz ancak bağlayıcılığı olmayan sembolik bir kararın yanı sıra Avrupa’nın oynayabileceği özel siyasi rol nedir?

Machado: Avrupa siyasi, finansal ve iletişimsel olarak pek çok şey yapabilir. Şu anda 3, 4 ya da 5 milyon Venezuelalı ülkeyi terk ederse nereye gider? Birçoğu Avrupa’ya, İtalya’ya, Portekiz’e, İspanya’ya gider.

Bu sol ya da sağ meselesi değil, bu baskıya karşı özgürlük meselesi, yolsuzluğa karşı adalet meselesi ve insan haklarının acımasızca ihlal edilmesine karşı insan haklarına saygı duyulması meselesi.

Avrupa’nın insan haklarını ihlal edenlere karşı bireysel kısıtlayıcı eylemlerde bulunması gerektiğine inanıyorum, böylece şu anda zulmeden ya da baskı yapanlar, bunun kendileri ya da aileleri için büyük bir sonucu olacağını bildiklerinde, eylemlerinin ne olduğunu anlayacaktır.

REKLAM

Ve tabii ki rejimin altın, maden, fuhuş ve uyuşturucu kaçakçılığı yoluyla elde ettiği finansmanın önünü almak. Avrupa bu konuda çok şey yapabilir.

Euronews: Avrupa’nın bu tür yasa dışı üretim ya da ticaretle ilgili özel sorumlulukları var mı?

Machado: Kesinlikle: Kesinlikle. Avrupa’daki birçok ülkenin finans sistemi, yolsuzluk ya da suç kaynaklı finansmanı dondurabilecek yetkilere sahip.

Euronews: Bu ülkeler hangileri?

REKLAM

Machado: Genel olarak birkaç tane var. Ve şu an bu ülkelerden bahsetmemeyi tercih ediyorum.

Euronews: Venezuela’da faaliyet gösteren Sicilyalı karteller var mı?

Machado: Rejimin finansal gerekçelerle kullandıkları var. Birçok durumda (bazı rejim yanlıları) Avrupa ülkelerinde, Avrupa’nın çeşitli şehirlerinde gayrimenkullere bile sahip. Ve bunu biliyorlar da.

Dolayısıyla, Maduro’nun bu kaynakları baskı ve insan hakları ihlalinde kullandığını anlamanız gerektiğini düşünüyorum.

REKLAM

Euronews: Petrol bir ülkeye pek çok fayda sağlayabilir ancak tarihe bakılırsa Venezuela gibi bazı ülkeler için de pek çok soruna neden olabiliyor. Chavez döneminden bu yana rejimin doğasında var olan sorunlara rağmen Venezuela, petrol ekonomisinin çözülmemiş eski çelişkilerden de etkilenmişti. Mevcut rejim gittiğinde (bu sorunları çözmek için) ne yapılabilir?

C: Eğer devlet (petrolü) güçlü olmak ve topluma boyun eğdirmek için kontrol ediyorsa, bu elbette eleştirilmeli. Ancak toplumu daha rekabetçi hale getirmek için bir mekanizma olarak kullanılırsa yeni yatırımların önü açılır. Enerji dönüşümüne dahil olan şirketleri ve istihdamı teşvik eden bir ülke olabiliriz.

Fakat Venezuela, Chavizmin elinde, dünyanın enerji sorununa bir çözüm sunmak yerine, bölge için bir utanç kaynağı haline gelmiştir.

Ama biz Venezuela’yı dönüştüreceğiz. Dikkatle dinleyin: Amerika kıtasının enerji üssü olacağız. Petrol, bilgi, çalışma ve tüm toplumun dahil edilmesi temelinde, değerlere ve haysiyete saygı duyan üretken, çalışan bir toplumla zenginlik üreteceğiz. Bu sadece özgürlükle olabilir.

REKLAM

Euronews: Bu yüzden soruyordum, petrol bunun neresinde?

Machado: Zenginlik petrolde değil. Bu hem Venezuelalıların hem de bizim çıkarttığımız önemli derslerden biriydi. Fakat insanlarımızın ülkesine geri döndüğü müreffeh bir Venezuela’yı yaratmak için petrolün avantajlarından faydalanacağız.

Euronews: Bahsettiğiniz ders, diğer büyük petrol ülkeleri için de geçerli olabilir mi?

Machado: Kesinlikle. Demokrasi ve özgürlük değerlerini içeren bir ders. Bu derse her gün maruz kalmalı, her gün sahip çıkmalısınız.

REKLAM

Bunu kaybettiğinizde, geri kazanmak çok maliyetli oluyor. Özgürlük, hiç olmadığı kadar değerli hale geliyor. Aileye duyulan sevgi ve kendi ülkenizde onurlu bir şekilde yaşama olanağı da keza öyle.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu